Annesi tarafından terk edilen ve babasıyla yaşayan onbeş yaşındaki Charley'nin(Charlie Plummer) değişik hikayesi. Koşmayı ve futbol oynamayı seven, saf, tertemiz insanlara güvenen bir genç. İstekleri basit; güzel bir ev, yemek ve düzenli aile yaşamı. Ama babasıyla yaşamında bunlardan eser yok. Sadece teyzesi ile çekilmiş bir çocukluk fotoğrafı var elinde bakıp mutlu olduğu. Teyzesi de babasıyla kavga edip terk etmiş onları. Babasının düzensiz bir yaşamı var ve oğlu için maddi ve manevi anlamda yetersiz biri. Yeni bir başlangıç için Oregon, Portland'a taşınırlar, burda okula gitme imkanı bile bulamaz. Ama Charley yine de babasını çok sever. İyimser ve umut dolu bir çocuk çünkü.

Birgün çevrede koşarken at yarışı için gelen atları görür. Gelen atlar bahis için koşturulmaktadır. Bir at sahibinin yanında çalışmaya başlar ve Lean on Pete adlı atla tanışır. Bu at, yarışlarda başarısız ve iddiasız bir at ama Charley onu çok sever. Atlara bağlanamazsın onlar evcil hayvanlar değil, der ona atın jokeyi kadın. Ama onunla dost olduktan sonra yüzü güler Charley'in. Bu arada, at yarışlarının acımasız, pis ve hileli dünyasıyla tanışır. Ya da gerçek dünyayla. Sorunlu dönemlerinden geçen insanlarla hayvanların ilişkilerini anlatan filmlere hep bayılmışımdır. İşte bu da öyle bir film.

Belki Pete’yi belki de kendini kurtarmak için harekete geçer Charley. Ama işler de ters gitmeye başlar. Bundan sonrası tam bir macera. Macera diyorum ama baştan söylenmesi gereken şuydu sanırım, bu filmde aksiyon ve müthiş olay örgüsü yok. Yönetmen Andrew Haigh diğer işlerinde olduğu gibi basit şeyler anlatılıyor. Yavaşça ama özenli ayrıntılarla. Güzel görüntüler, plan geçişleri abartısız anlatım. Bir roman gibi işlenmiş görüntüler. Zaten film Willy Vlautin aynı adlı romanından uyarlama. Ne yazık Türkçe’ye çevrilmemiş kitap.Kaybedecek hiçbir şeyinin kalmaması insanın en büyük özgürlüğü. Filmlerde pek göremediğimiz başka bir Amerika’da çekmiş yönetmen bu filmi. Abartmadan, ajite etmeden büyülü bir ayna tutmuş gerçeğe. Gerçek diye bir şey varsa tabii. Asıl söylenmesi gereken, Charlie Plummer’in her zaman ki harika oyunculuğu. Seyrettiğim diğer filmleri King Jack (2015) ve All the Money in the World (2017) de olduğu gibi. Bu filmle 2017 Venedik en iyi genç oyuncu ve 2017 Les Arcs en iyi erkek oyuncu ödüllerini almış. Lean on Pete 37. İstanbul Film Festivali'nde açılış filmi olarak gösterildi.

1 1

Festival filmi olduğunu okuyunca abuk subuk bir sanat filmidir diye ne zamandır erteliyordum, ama beni yanılttı. Uzun süresine rağmen oldukça sürükleyici bir film, tabi konusu ve afişine bakarak bildik disney filmleri gibi sanmayın; köşesinden de olsa hayatın çirkin yüzüne değinen, bir atın hikayesi yada bir çocuk ile bir atın dostluğu üzerine değil de ansızın kendisini -biraz once dediğim gibi- dünyanın çirkinliği arasında bulan bir delikanlının hikayesi. Sinemasever herkesin sevecegi bir yapım.

0 0

Henüz on beş yaşında hemen her şeyini kaybetmiş sevgiden yoksun bir gencin hayata tutunma çabasını, bir at ile kurduğu sevgi bağını nefis görüntüler eşliğinde ve bir yol hikâyesiyle anlatan sakin, sıcak bir film Lean On Pete. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen hayata tutunma konusunda hayranlık uyandırıcı bir dirayet gösteren Charley’nin sıcak bir yuva ve birazcık sevgiye duyduğu ihtiyaç alt metinlerle başarıyla aktarılmış film boyunca. Birden fazla türü içinde barındıran Lean On Pete, ustaca kurgulanmış ve Charlie Plummer tarafından başarıyla canlandırılmış Charley karakteri etrafında şekillenen duru, akıcı ve sıcak bir film.
7,5 /10

0 0

Charley okulunu bırakmış, genellikle işsiz gezen babasıyla mutlu bir hayat yaşamaktadır. Günün birinde "del" isimli birisi ile at çiftliğinde çalışmaya başlar. Çok iş yapıp az para kazanmaktadır. Ama karakterimiz ağır başlı, efendi, aza kanaat eden birisidir... Charley'in ileride başına gelmeyen kalmaz malesef... Özellikle Charley karakterini çok sevdim. Çok efendi bir çocuk. Ne olursa olsun hayatla baş etmeye çalışıyor. Hayat ona vuruyor, o ayağa kalkıyor. Tabi bir çocuk olarak çok yıpranıyor... Filmin özetini okurken at ile olan arkadaşlığı vs vs yazıyordu. İçeriğini farklı düşünmüştüm. Charley'nin hayata tutunmasını anlatıyor. Genellikle bu tarz filmlerde evlat olsa sevilmez gençler oynar. Charley'yi oynayan çocuk çok iyi oynuyor. Sevmediğim birazda çocuğun ruh halini bilmediğim için saçmama gelen tek noktalar var, onlarıda görmezden geldim.

0 0