Bir Anadolu kasabasına atanmış “Cumhuriyet” çocuğu şehirli bir idealist savcının entrikalarla dolu kemikleşmiş “kasabalılık” geleneklerine karşı mücadelesine temellendirilmiş hikâyesiyle, çok katmanlı nefis bir Emin Alper filmi Kurak Günler. Altı yıl öğretmenlik yaptığım ilk görev yerimde birebir tanık olduğum, Anadolu kasabalarında kasabanın önde gelen birbirine düşman -genelde- köklü ailesinin dönüşümlü olarak ellerinde tutukları ve seçim dönemlerinde halkı bölerek birbiriyle karşı karşıya getirdikleri belediyecilik geleneğini “susuzluk” teması bağlamında ele alıyor film. Kurak Günler; yönetimdeki belediyenin yer altı sularının bilinçsizce tüketilmesi sonucu devasa obrukların oluşmasına neden olan davalık bir su projesi yürüttüğü bir Anadolu kasabasına çeviriyor kameralarını ve tam seçim öncesinde kasabaya atanan ve başta el üstünde tutulduğu halde giderek istenmeyen adama dönüşen genç bir savcının mevcut düzene karşı çıkmasıyla yaşanan olayları anlatıyor. Bu bağlamda film; “ne şiş yansın ne kebap” anlayışındaki bir kadın hâkim ile hakkında pek hoş olmayan dedikoduların dolaştığı muhalif bir gazeteciyi anlatısına dâhil ediyor ve yasaları uygulamaya çalışan bir kanun adamının kendi geleneksel kurallarını direten bir topluluğa karşı verdiği mücadelesini Türkiye’nin politik yapısına dair çok dikkate değer alt metinler eşliğinde işliyor. Özellikle Selahattin Paşalı’nın rolüne çok yakıştırdığım çok iyi kurgulanmış genç savcı karakteri başta olmak üzere başarılı oyuncu performansları ile göz dolduran Kurak Günler; hem çok katmanlı ve farklı okumalara açık politik alt yapısı güçlü hikâyesi, hem son derece göz dolduran sinematografisi hem de Anadolu kasabalarının çürümüş, yozlaşmış insan profillerini başarıyla betimleyen anlatısıyla nefis bir politik / alegorik film. Bu gün Kültür Bakanlığının filme 2019’da verdiği finansal desteği senaryodaki değişiklikleri gerekçe göstererek yasal faiziyle geri istediğine dair Emin Alper'in resmi sosyal medya hesabında paylaştığı açıklama ile birlikte yıllardır sanata uygulanan “sansür” tartışmasını bir kez daha gündeme getirmesi bakımından da ayrı bir önem taşıyor film. Seyirciye de 9 Aralık’ta gösterime girecek Kurak Günler’i salonları tıklım tıklım doldurarak bu sansürcü zihniyete gereken cevabı vermek düşüyor.
9,5/10